Yazar adı: Saksagan

D13, D22, D34, D42

Tebrizin İlk Kurucusu Zübeyde Hatun

Gönülleri fetheden Tebriz şehrinin ilk kurucusu, Abbâsî Halifesi Harun Reşid’in eşi Zübeyde Hatun’dur. Rivayete göre Hicrî 175 (Miladî 791) yılında bu bölgeye geldiğinde, havasını ve suyunu çok beğenmiştir. Burada bulunduğu sırada Halife Me’mun’a hamile kalmış, bu nedenle bu amber kokulu toprağı kendine dinlenme ve huzur yeri olarak seçmiştir.

Zübeyde Hatun burada önce bir köşk yaptırmış, ardından büyük harcamalar yaparak şehri büyütmüştür. Velek, vesak, tümen ve yüklerle ifade edilen sayısız malzeme ve servet harcayarak görkemli bir yerleşim kurmuştur. Abbâsî bilginleri, şehre Tebriz adını vermişlerdir. Zamanla şehir o kadar büyümüş ki çevresini dolaşmak üç gün sürermiş Private Sofia Tours.

Büyük Deprem ve İkinci Kurucu Mütevekkil

D11, D21, D32, D43

Zengin Hediyeler ve Misafirperverlik

Tebriz Hanı’nın misafirperverliği bununla da bitmedi. Biz şehirde misafir iken, ardımızdan kırk tümen değerinde hamam-baha, bir süslü koşum takımıyla karaçubuk bir küheylân at, bir alaca yorga at ve yedi deve yükü yiyecek, içecek ve meyve hediyeleri gönderildi. Böylece hanemiz bolluk ve bereketle doldu.

Bu hediyeler, Han’ın Osmanlı elçilerine gösterdiği saygının ve dostluğun açık bir göstergesiydi. İran sarayında konuk ağırlamak yalnızca bir nezaket değil, aynı zamanda siyasi bir incelikti. Han, Osmanlı elçisine değer vererek, ülkeler arasındaki iyi niyetin güçlenmesini arzu ediyordu.

Şehirde Yapılan Duyuru

Ertesi gün şehirde tellallar sokak sokak dolaşarak şu duyuruyu yaptılar:
“Osmanlı elçisi, yani Sünnîler burada bulunmaktadır. Şah’ın buyruğu ve Han’ın emriyle kimse Sünnîlere sövmesin. Söven olursa, Sünnîler onları öldürür ve kanları hel

D14, D24, D33, D41

Hanın Cevabı ve Misafirperverliği

Mektup okunduktan sonra içindeki mesaj anlaşılınca, Han saygı ve samimiyetle şöyle dedi:
“İnşallah Yüce Allah yardım ederse ve bana ömür verirse, Kayser ülkesinin padişahının veziri, kardeşim sayılan o yüce kişiye bu ay içinde bin deve yüklü Yezdanbaş kervanı ve bir o kadar da şütürbaş kervanı göndereceğim. Başım ve gözüm üstüne.”

Sonra bana dönerek, “Hoş geldin, safalar getirdin; yüzün ak, gelişin hayırlı olsun, ömrümün sevinci, gözümün nurusun.” diyerek büyük bir samimiyet gösterdi. Diz dize oturduk, içten ve hoş sözlerle uzun uzun sohbet ettik. Ardından zengin bir ziyafet hazırlandı.

Ziyafet ve Hediyeler

Yemekten sonra buhur (koku) ve gül suyu saçıldı. Ardından Erzurum Veziri Defterdarzâde Mehmed Paşa’nın gönderdiği hediyeleri takdim ettim. Elimdeki hediyeler arasında inci tespih, çârkab okluğu (ok torbası), Ceneviz ve Venedik kumaşla

D15, D23, D31, D45

Tebriz Yolunda ve Şah Türbesi

Yolculuğumuza devam ederken, sağ tarafımızda Şam-ı Gazan Muhammed Şah’ın Türbesi uzaktan göklere yükselir biçimde görünüyordu. Yaklaşık altı saatlik mesafeden bile belli oluyordu. Onun ruhuna bir Fâtiha okuyup yeşillik bir çayırlıkta kısa bir süre dinlendik. Ardından Tebriz’e bir haberci gönderdik. Üç saat kadar sonra atlara binip Tebriz elçisiyle birlikte, silahlı bir şekilde yola koyulduk.

Elçinin nökerleri (yoldaşları) gösterişli elbiseleriyle önümüzde gidiyor, bizim kırk kadar hizmetkârımız da onların ardında ilerliyordu. Uzaktan, deniz dalgaları gibi kalabalık bir asker topluluğunun bize doğru geldiği göründü. Meğer bu, Tebriz Hanı’nın kethüdasıymış; bizi karşılamaya çıkmıştı. Onunla birlikte dokuz saat süren bir yolculuğun ardından, büyük bir törenle Tebriz şehrine vardık P

D12, D25, D35, D44

Şehrin Bağları ve Güzellikleri

Bu şehir, çevresindeki bağları, bahçeleri ve mesire yerleriyle adeta bir cennet köşesidir. Her biri, eski kavimlerden Âd halkının efsanevi İrem bağlarını andıran güzellikte gezinti ve dinlenme alanlarıyla doludur. Şehrin meyveleri bol ve sulu, toprağı bereketlidir. Bu verimli topraklarda yetişen ürünlerin tadı dillere destandır.

Suyunun tatlılığı ve havasının yumuşaklığı sayesinde halkın yüzleri nurlu, görünüşleri güzeldir. Erkekleri yakışıklı, kadınları zarif ve alımlıdır. Halk düzgün konuşur, tatlı dilli ve güler yüzlüdür. Onların konuşmaları sanki İsa Peygamber’in mucizelerini hatırlatır, yürüyüşleri bile adeta ruha huzur veren bir zarafet taşır.

Halk ve İnanç Yapısı

Bu şehrin halkı genellikle sipahi ve han nökeri olarak bilinir. Ancak tamamına yakını Şii mezhebindendir. Aralarında küfür ve kötü söz kullananlar da bulunur. Yine de şeh

Scroll to Top